Ölü Vadinin Yürüyen Taşları

orhanbank 31 Ağustos 2013 0
Ölü Vadinin Yürüyen Taşları

320 kg. agırlığında bir kaya parçası kendi kendine 200 metre “yürüyebilir” mi? Üstelik, hareket ettiginin bir kanıtı olarak da ardında derince bir iz birakarak?..

ABD’nin Kaliforniya ve Nevada eyaletlerinin sinirinda yer alan Ölü Vadi düzlüklerinden biri, dünyanın en gizemli doga olaylarından birine ev sahipligi yapıyor.

Racetrack Playa adı verilen eski bir göl yatagındaki kimi kaya parçalari, görünürde “kendi kendine” hareket ediyor. Yaklasık 2 km. genisliğinde ve 5 km. uzunlugunda olan ve denizden 200 metre yükseklikteki Racetrack Playa, kuru, sert ve çatlamıs bir zeminden olusuyor. Yöreye gelen turistlerin gözüne ilk çarpan sey, çevreye rasgele yayılmış küçük kaya parçaları ve arkalarında bıraktıkları gizemli izler. İlk bakısta hiç kımıldamadan duruyormus gibi görünen kaya parçaları, yaklasık yarım yüzyıldır jeologları ciddi biçimde meşgul ediyor. Yürüyen kayalar ile ilk kez 1955’te ABD’li jeolog George M. Stanley ilgilendi. Stanley’in varsayımına göre kayaların hareket etmesinin nedeni buz ve rüzgardı. Soguk havalarda bir grup kaya parçasının  çevresinde buz tabakası oluşuyor. Rüzgar estikçe buz tabakası çevreden kopuyor, böylece tıpkı bir yelkenlinin su yüzeyinde süzülmesi gibi, kayalar buz tabakasıyla birlikte kayıyorlardı. Bu yaklasım uzun yıllar dogru olarak kabul edildi. Ancak bu teori özellikle küçük taslar için geçerliydi. Kimileri 320 kg. agırlığındaki kayaların “yürümesi”ni açıklayamıyordu.

           

1960’larda Racetrack Playa’nin ünü dünyaya yayıldı. Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü Jeoloji Bölümü’nden Dr. Robert P. Sharp 1969’da yöreye gelerek yedi yıl sürecek incelemelerine basladı.

Dr. Sharp, 30 tas seçti ve bunları isaretledi. En büyügü 450 kg. agırlıgında olan tasların her birine bir ad verdi. Tasların kapladıgı zeminin belirli yerlerine özel çiviler çakarak gelismeleri izlemeye basladı. Yedi yılın sonunda, 30 tastan 28’inin hareket ettigini belirledi. Tasların arkalarında bıraktıkları izlerin en uzunu 201 metre ile, Dr. Sharp’in “Fancy” adını verdigi 250 kg. agırlıgındaki bir tasa aitti.

Taslar kuzey–kuzeydogu yönünde hareket ediyordu. Dr. Sharp, dogu ya da güneydogu yönünde kimi sapmalar da gözlemlemisti. İzler ise, düzlügün kurumus ve çatlamıs sert zemini kadar serttiler. Demek ki, kayalar düzlügün katı ya da donmus oldugu bir anda degil yumusak oldugu bir sırada hareket ediyorlardı.

Dr. Sharp, kayaların hareketinde, yağmurun da en az rüzgar kadar önemli bir etken olduğu sonucuna varmıstı. Amerikan Jeoloji Derneği’nin yayın organı “bulletin”da yayımlanan makalesinde durumu şöyle dile getirmişti:Olayın tüm gizemi, yağmur ve rüzgarın en uygun zamanda birlikte oynadıkları oyundadır.”

Yağmurla rüzgarın oyunu” teorisi de uzun yıllar kabul gördü. Ne var ki, 1990’ların başında yapılan yeni gözlemler kayaların hiçbir biçimde rüzgar etkisiyle hareket etmediğini ortaya koydu. Massachusetts Amherst College’dan John Reid ve arkadaşlarının Racetrack Playa’da 5 cm. yüksekliğinde kar suyu biriktiğinde ve buzlanma olduğunda, bir insanın, bu zeminde kaymadan yürümesinin oldukça zor olduğunu ama iş kayaların “yürümesi”ne gelince bununda olanaksız olduğunu gözlemlediler. 25 kg. ağırlıgındaki bir kayayı buz üzerinde bir milim bile kıpırdatmak mümkün olmuyordu. Çünkü kayalar dolomit kökenli kireç taşindandi, Yüzeyleri ise çok pürüzlüydü. Sürtünme katsayilari 0.8, bir ayakkabının ki ise 0.1 idi. Bu da kayaların buz üzerinde rüzgarin etkisiyle kaymasi yaklaşimını tümüyle ortadan kaldırıyordu.

Reid ve arkadaşlarının teorisi ise, kayaların altında biriken buzların, birkaç santimetre derinliğindeki suda “yüzmeleri” yönünde. Bu yaklaşım, meteorolojik verilerle de uyum içerisinde. Reid, kayaları hareket halinde saptamak için kışın orada aylarca yaşamak ve yeterli araç gereç için de yaklaşık 1 milyon dolarlık bir yatırım gerektiğini belirtiyor. Ancak aşırı soğuk, rüzgar ve nem, yörede yaşamı olanaksiz kılıyor ve hiç kimse böyle bir işe kalkışamıyor.

Bugüne kadar hiç kimse bu kayaları “yürürken” görmedi.

Facebook Yorum

Yorumlar Kapalıdır.